Her şeyden önce tehlikenin ne olduğu hakkında kısaca değinmemiz gerekir. Tehlikenin savaş değil savaş unsurlarıdır. Genel olarak dünyayı tehdit eden unsurların başında kapitalizm sistemi gelir. Her ne kadar sistem içeriği kabullenilir olsa da bir sömürge biçimidir, emek hırsızı bir sistemdir. Tdk buna sermayecilik diyerek tek kelimeyle tanımlamıştır. Üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kâr amacıyla işletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir diye ifade edilir. Kapitalizmin merkezindeki özellikler özel mülkiyet, sermaye birikimi, ücretli emek, gönüllü takas, fiyat sistemi ve rekabetçi pazarları içerir. Kapitalizmin babası olan Adam Smith belki bu kadar sömürge biçiminde olacağını düşünmemişti. Avrupayı ekonomik buhrandan kurtaran bir iktisatçıdır. Emek sömürgeciliği sürekli üretimle başlamış ve İngiltere’de 6 yaşında çocukların emekleri üretimde kullanılmıştır. Kapitalizm, ataist ve yahudi kökenli Karl Marx ile modern biçimine kavuşmuştur. Karl Marx, toplumun iki sınıfa ayrıldığını gözlemler ve bu iki ana sınıfın biri sürekli olarak zengin hale gelirken, diğeri sürekli olarak fakirleşmektedir. Zenginleşen sınıf üretimi kontrol eden yönetici sınıf ile fakirleşen sınıf ise üretim için gereken emeği sağlayan mülksüz bir emekçi sınıftır. Bu sistem günümüzde de en etkin şekilde uygulanmaya devam ediyor. Bunu uluslar arası da açıklamak gerekirse; sömürgeyi uygulayan ülkeler ile sömürülen ülkeler olarakta iki sınıfa ayırabiliriz. Bu açıklama da kapitalist sistemin uygulamasıdır.
Çin’den Avrupa’ya uzanan yeni ipek yolu ticaret yolu uluslar arası anlaşmalarla hazırlanmıştır. Türkiye’de Niğde Aksaray otoban yolu ile Adana’dan Urfa’ya uzanan yollar, Osman Gazi Köprüsü ve Anadolu otoyolu gibi ve tüm Türkiye yol genişletme ve iyileştirme çalışmaları Asya’dan Avrupa’ya ticaretin Türkiye üzerinden geçeceğinin kanıtıdır. Türkiye hükümetinin doğuda terör örgütlerinin üzerine bu kadar çok gitmesinin sebebi de yeni ticaret yollarının temizlenme çalışmasıdır. Amerika ise Çin ve Hindistan’dan ticareti okyanus üzeniden gemi ile yapılmasını bunu da kendisi yapmayı istemektedir.
Rusya, Ukrayna’nın Nato’ya dahil olmasını haklı olarak tehdit unsuru olarak görüyor. Finlandiya ve İsveç’in Nato’ya üyeliği ile Rusya’nın Avrupa’ya tehdit oluşturması tamamen önlenmiştir. Fakat Ukrayna üyeliğe girerse Nato, Rusya için tehdit oluşturabilir. Nato’nun Ukrayna sınırına gelmesi durumunda Putin’in açıklamasına göre “Biz Nato’yla savaşamayız savaşırsak kaybederiz ama bizimde nükleer bombalarımız var. Onları hiç çekinmeden kullanırız.” demiştir. Avrupa’yı, Amerika’yı ve Nato’yu bu açıklamadan önce geri adım atmasına sebep olan şey ise ticaretin sekteye uğramasıdır. Çünkü Rusya istemezse Avrupa’ya ne buğday gider ne doğalgaz gider ne de başka bir ticaret olur. Amerika’nın gemi ticaretini yapmasını Çin ve Hindistan’da istememektedir. Hatta Doların yerine alacak yeni bir para birimi üzerinde çalışmalar sürmektedir.
Daha sonra devam edeceğim…
